Gelecekte birgün, son derece ölümcül ve yayılması hiçbir şekilde engellenemeyen bir virüs dünyayı ele geçirirse ne yapacağınızı hiç düşündünüz mü? “Olmaz öyle şey!” rahatlığında olmayın; zombi virüsü salgını ya da vampire dönüşme ihtimalimizden daha gerçekçi bir durum. İşte The Last Ship tam olarak bunu konu alıyor. William Brinkley‘in 1988 yılından yazdığı, aynı adlı romanından uyarlanan dizinin konusu ana hatları ile şöyle: Bütün dünya son derece ölümcül bir virüsün tehdidi altındadır. Söz konusu virüsün kaynağı bilinmediği gibi, genetik yapısı da daha önce hiç rastlanılmamış bir türdendir. Virüs bütün dünyaya yayılmış, nüfusun büyük çoğunluğu hayatını kaybetmiştir. Bir Amerikan muhribi mürettebatı, tüm insanlığı bu felaketten kurtarmak için canla başla uğraşmaktadır. TNT kanalında 20 Haziranda ekranlara gelmeye başlayan dizinin ilk sezonu 10 bölüm olarak planlanmış. Bu arada dizi, ikinci sezon onayını da geçtiğimiz günlerde aldı. Dizinin yaratıcısı ünlü yapımcı ve yönetmen Michael Bay. Seveninden çok sevmeyeni ile meşhur olan yönetmen, The Rock (1996), Armageddon (1998), Pearl Harbor (2001) filmleriyle tanınıyor en çok. Her filminde “dünyayı kurtaran Amerika!” mesajını kullanan yönetmen, bu yönü ile eleştiri oklarını sürekli üstüne çekiyor. Sürekli gişe kaygısı ile filmler yaparak, amacının sanat değil, gişe olduğunu her defasında ortaya koyuyor. Bu dizide de bu mesajı almak zor değil zaten. Dizide, en son Greys Anatomyde Dr.Mark Sloan rolünde izlediğimiz Eric Dane ve Rhona Mitra‘nın yanında John Pyper-Ferguson, Adam Baldwin, Charless Parnell‘ i öne çıkan diğer oyuncular olarak izliyoruz. Sığ diyaloglar, gözümüze gözümüze sokulan kahramanlık halleri, oldu bittiye getirilip “nasıl yani?” dememize sebep olan sahneler ve mantık hataları ile dolu olsa da dizi piyasası adına sakin geçen yaz döneminde bir boşluk doldurma aracı olabilir.
0 yorum:
Yorum Gönder